SLE+ ITP hastasıyım. Sol bacağımın toplam damarında “Derin Ven Trombozu “
tespit edildi. Girişimsel radyoloji de tıkanıklık açılabiliyor mu? Riski var mı varsa nedir? Bu konuda tavsiyeleriniz nelerdir?
Lütfen giriş yapın veya cevabınızı göndermek için Kayıt olun
Derin ven trombozu vücuttaki derinde yerleşimli toplardamarlarda oluşan tıkanıklıklara verilen isimdir. Yüzeyel ven trombozu ile karıştırılmamalıdır, zira yüzeyel venlerde gelişen trombozun (tıkanıklığın) tedavisi farklıdır.
Derin ven trombozunda kullanılan 2 farklı tedavi yöntemi mevcuttur.
1.İlaç tedavisi
2.Elektif trombolitik tedavi (damar içi pıhtıyı aniden eritici tedaviler)
Girişimsel Radyologların tercih ettikleri tedavi yöntemi selektif trombolitik tedavidir. Ancak önce kısaca ilaç tedavisinden bahsedelim.
1.İlaç tedavisi: Kan sulandırıcı ilaçların ilk birkaç gün damardan (hasta yatırılarak), daha sonraki günlerde de ağızdan kullanılan tedavilerdir. Bu tedavi şeklinde bazen direkt olarak ağızdan ilaç kullanımına da geçilebilir. Kullanılan ilaçlar genel adıyla kan sulandırıcı ilaçlardır. 2 tip ana ilaç grubu mevcuttur. A) pıhtı eritenler B) Pıhtının tekrar oluşmasını önleyenler. Genellikle önce pıhtı eritici ilaç ile başlanır, daha sonra damar içerisindeki pıhtılaşma azaldıktan sonra pıhtının tekrar oluşmasını engelleyen ilaçlara geçilir. Ancak bazı durumlarda ikisi birden de kullanılabilir. Pıhtı eriticiler genelde ağız yoluyla günde bir kez alınırlar. Pıhtının yeniden oluşmasını engelleyenler ise genelde cilde iğne yoluyla verilirler.
Kısaca bahsettiğimiz bu ilaçların etkisi uzun dönemde gerçekleşmektedir. Pıhtılaşan damarların yeniden açılması bazen birkaç haftada olabildiği gibi bazen de aylar alabilmektedir. Ya da açılmayabilmektedir. Bu durum ilaç tedavisinin dezavantajını oluşturur. Çünkü uzun sürede açılan veya açılmayan damar, uzun sürede bacaklarda kronik hastalıklara sebep olacaktır. Çok uzun vadede açılan damarlarda toplardamarların içerilerindeki kanın tek yönde akmasını sağlayan kapakçıklar zedelenir. Bu durum venöz yetmezlik denen, varis hastalığı ile sonlanan ikinci bir hastalığa sebep olur. Bu hastalarda uzun dönemde bacak ağrıları, şişlikler, yanma, uyuşma gibi belirtiler gelişir.
Bu nedenden dolayı ilaç tedavisi ile damarların açılmayacağı ön görülen hastalarda (ki bunu tahmin etmek her zaman kolay değildir) ilaç tedavisi yerine selektif trombolitik tedavi seçeneği düşünülmelidir.
2.Selektif trombolitik tedavi: Bu tedavi yönteminde anjiografi ünitesinde aynı anjiografi yapılır gibi, bacak toplardamarlarından girilerek pıhtılaşan (tromboze olan) damara ulaşılır. Bu pıhtılaşan damar içerisindeki pıhtının içerisine önce geniş ağızlı kateterler yerleştirilerek pıhtı alınmaya çalışılır. Bu kateterler ile geniş çaplı büyük pıhtılar damar içerisinden çıkartılabilmektedir. Daha sonra damar içerisinde geriye kalan pıhtıların ani eritilmesi amacıyla pıhtı içerisine pıhtı eritici ilaçlar verilir. Bu ilaçlar yüksek kuvvetli pıhtı eriticilerdir. Tromboliz ilaçları olarak bilinirler. Bu ilaçlar damar içerisinde kan pıhtısı ile karşılatığında pıhtının kısa sürede erimesini sağlarlar. Ancak pıhtının bu ilaçlar ile erimesi için pıhtılaşmanın üzerinden en fazla birkaç hafta geçmiş olmalıdır. Çok uzun süre önce oluşmuş pıhtıların iç yapısı değişeceğinden trombolitik ilaçların etkisi az olacak veya olmayacaktır. Bu nedenle selektif trombolitik tedavisi pıhtı oluşumundan ne kadar kısa sürede uygulanırsa damarın açılma şansı da o kadar fazla olur. Selektif trombolitik tedavini avantajları şunlardır; 1) damar kısa sürede açıldığı için damardaki kapakçıkların bozukluğu çok az olur veya hiç olmaz, bu nedenle klasik kan sulandırıcı ilaç tedavisinde görülen bacak rahatsızlıkları oluşmaz. 2) hızlı iyileşme sağlar, kan sulandırıcı ilaç kullananlarda damarın açılması uzun süreceği için bacak şikayetleri uzun süre devam eder, selektif trombolitik tedavide ise ağrı- gerginlik gibi bacak şikayetleri 1-2 günde geçer. 3) tedavi sonrasında bacaklarda varis görülme ihtimali azdır veya yoktur 4) kan sulandırıcı ilaçlara göre kıyaslandığında damar açıcı etkileri daha yüksektir, daha kuvvetli ilaçlardır.
Ancak selektif trombolitik tedavisinde kullanılan ilaçların birtakım yan etkileri ve dez avantajları da mevcuttur. 1) çok kuvvetli ilaçlar olduğundan iç kanamalara yol açabilirler, bu durum çok çok istisnai bir durum olsa da yakın dönemde ameliyat geçirmiş hastalarda, kanser hastalarında bu nedenden dolayı kullanımı kısıtlanmıştır. 2) çok kuvvetli damar açıcı etkilerinden dolayı hastane dışında kulanılmazlar, ağızdan alınan şekli yoktur. Mutlaka hastanede yatırılarak verilmelidir. 3) anjiografik uygulama ile gerçekleştirilirler, dolayısı ile gebelerde, çocuklarda çekinceler mevcuttur.
Tüm bu bilgiler ışığında, şayet bacak damarlarınızdaki tıkanıklık başlayalı birkaç haftayı geçmediyse, tromboliz ilaçlarını almak için herhangi bir sakıncanız yoksa (yukarıda bahsedildi), özel durumunuzdan dolayı (SLE+ITP) doktorunuzun onayı alınırsa öncelikle selektif trombolitik tedaviyi denemenizi öneririz. Bu tedavini size bir takım avantajları olacaktır. Ancak özel durumunuzdan dolayı sizi yakından takip eden doktorunuz ile görüşerek ondan onay almanızı öneririz.